1-- Öğrencilerinden biri, Konfüçyüs’e: – “Ölüm nedir?” diye sorduğunda, Konfüçyüs “Hayat hakkında ne biliyorsun ki, sana ölümden bahsedeyim.”

2-- Yahya Kemal, dostlarından birine: -Bu akşam yemeği benimle yer misin? diye sorunca, Arkadaşı: Hay hay! der. Çok memnun olurum. Hiçbir mazeretim yok! Yahya Kemal gülümseyerek karşılık verir: İyi öyleyse, bu akşam size geliyorum.

3-- Amerikalı iş adamı, Çinliyle alay ederek sormuş; ‘Mezarlarınıza koyduğunuz pirinçleri, ölüleriniz ne zaman yiyecek?’ Çinli, başını kaldırmadan cevap vermiş; “Sizin ölüleriniz, koyduğunuz çiçekleri kokladığı zaman.”

4-- Tanıdıklardan biri, yazdığı romanın müsveddelerini Neyzen Tevfik’e göstererek fikrini sorar. Neyzen beğenmediğini ifade edince, Adam” İyi ama der. Siz hiç roman yazmadınız ki! Neyzen Tevfik şu cevabı verir: Ben yumurtanın tazesini bayatını iyi anlarım. Ama bugüne kadar hiç yumurtlamadım.

5-- İsmail Dümbüllü sahnedeyken bir seyirci protesto etmek için sahneye “hıyar” fırlatıyor. Dümbüllü yere düşen hıyarı alıp kalabalığa dönüyor ve şöyle diyor: “Beyefendi kartvizitini yollamış.”

6-- Abdülhak Hamid’in evindeki sohbette, konu gençlik ve ihtiyarlıktan açılır. Yaşı geçmiş bir hanım, Hamid’e döner ve” Efendim, gönül kocamaz! der. 
Hamid “Kocamaz ama kocamış bir vücut içinde oturmak da istemez.”

7-- Fatih Sultan Mehmet’e sorarlar “İstanbul’u niçin fethettiniz?”
Fatih cevap verir “Önce o benim gönlümü fethettiği için!”

8-- Çok şişman olan Yahya Kemal, bir yokuşun sonundaki lokantanın önünde dinlenirken, içeriden çıkan garson:” Buyurun diye atılmış” Ne alırsınız? Yahya Kemal, tebessüm edip” Evlat, demiş. Müsaade edersen biraz nefes alacağım.”

9-- Bir gün Eflatun, öğrencilerinden birini kumar oynarken yakalamış ve şiddetle azarlamış. Öğrenci: “İyi ama ben çok az bir paraya oynuyordum” diye itiraz edecek olunca, yanıt gecikmemiş. Eflatun öğrencisine: “Ben seni kaybettiğin para için değil, kaybettiğin zaman için azarlıyorum.”

10--İngiltere Kralı George ile görüştüğü sırada, Gandi’nin üzerinde her zamanki gibi beyaz örtüsü vardır. Davetten çıkınca bir gazeteci sorar; ‘Kıyafetiniz, bir kralla buluşmak için yeterli miydi?’ Gandi, hiç aldırmadan cevap verir; 
“Kral, ikimize de yetecek kadar giyimliydi.”

11-- Abraham Lincoln ABD eski başkanıdır. Sima olarak da yakışıklı değildir. Bir gün politik bir tartışma koptuğunda muhalefetten biri: “Bu adam ikiyüzlünün teki, inanmayın.” demiş. Lincoln ise: “Ya ben ikiyüzlü olsam, neden bu yüzü kullanayım ki?”

12-- Sokrat ölüme mahkûm edildiğinde, eşi: – Haksız yere öldürülüyorsun, diye ağlamaya başlayınca, Sokrat:” Ne yani, demiş. Bir de haklı yere mi öldürülseydim!”

13-- ABD başkanı George Washington’un sekreteri bir gün işe geç kalır ve mazereti şudur: “Efendim, saat geri kaldı, o nedenle geciktim. ” Washington’un cevabı ise: “O halde ya sen kendine yeni bir saat almalısın, ya da ben yeni bir sekreter!”

14-- Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü Galile’ ye hasımlarından biri: – Efendim, demiş. Kulaklarınız, bir insan için biraz büyük değil mi? Galile: “Doğru, demiş. Benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?

15-- Sultan Alparslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla: “300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor.” der. Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der
” Bizde onlara yaklaşıyoruz.”

16—Meşhur şair Eşref, Osmanlıyı azınlıklarla yöneten 2. Abdülhamit’e kızarak;
Padişahım bu seferde Agop paşayı Sadrazam yap,
Varsın deninin üstüne bir deni daha olsun, (Deni= Alçak)
Sadaret makamı memnu ise Müselmana, (Memnu= Yasak)
Yahudi’den usandık bu kez de Ermeni olsun..
Şair Eşref etnik yapımızın bozulduğu bu günlerimizi görse acaba ne der, diye düşünmeye başlıyorum!      
                            28 Haziran 2024 / Mehmet Özata