Çorum’da Başöğretmen Atatürk İmam Hatip Ortaokulu’nda Okul Müdürü Hacı Ömer Atılgan ile okul görevlisi Mehmet Öztürk’ün Irak uyruklu 2 kişi tarafından zincirle darp edilmesi sendikaları ayağa kaldırdı.

Eğitim sendikaları, okul binası önünde kitlesel basın açıklaması düzenleyerek hep birlikte eğitimde şiddeti protesto etti.

Eğitim-Sen, Eğitim-İş, Eğitim Bir-Sen, Türk Eğitim-Sen ve Eğitim Gücü-Sen tarafından ortaklaşa düzenlenen basın açıklamasına Eğitim Bir Sen Genel Başkan Yardımcısı Abdülaziz Aydın da katıldı.

Okul binasında zincirle darp edilen okul müdürü, okul görevlisi ve şiddete uğrayan personelin de katıldığı eylemde, ortak açıklamayı Eğitim Bir Sen Genel Başkan Yardımcısı Abdülaziz Aydın yaptı.

Aydın, “Eğitimciye şiddet tahammül sınırlarını aşmış; bir iş güvenliği sorununa dönüşmüştür” dedi.

“ARTIK TAHAMMÜLÜMÜZ KALMADI”

Aydın, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“Başöğretmen Atatürk İmam Hatip Ortaokulunda 5 Haziran Çarşamba günü Okul Müdürümüz ve Yardımcı Hizmetler Personelimizin uğradığı şiddet olayını protesto etmek amacıyla burada toplanmış bulunuyoruz. 
Ne hazindir ki yaşadığımız bu olay, eğitimciye, öğretmene karşı şiddetin ne ilk örneğidir ve korkumuz odur ki ne de son örneği olacaktır. Eğitimciye yönelen şiddetin vaka-i adiyeden bir hale geldiği bir dönemdeyiz. Eğitimciye şiddet tahammül sınırlarını aşmış; bir iş güvenliği sorununa dönüşmüştür.

Hemen her yıl okulların açılmasıyla başlayan ve artarak devam eden şiddet olaylarının neredeyse günlük hayatın bir parçası haline gelmiş olması, sıradanlaşması maalesef acı bir realite olarak bizi endişelendirmektedir. Şiddetin fiziki ve psikolojik hasarı sadece maruz kalan eğitimcinin hayatını etkilemekle sınırlı kalmamakta, başta ailelerine ve öğrencilere olumsuz yansımalarıyla eğitim düzenini de etkilemektedir. 

GELECEĞİMİZ KARARTILIYOR

Bu saldırılar geleceğimizi karartmakta, eğitim camiasını tedirgin etmekte, birçok mağduriyete neden olmaktadır. Eğitimcilere yönelik her saldırı, aklımızı körleştirmekte, ruhumuzu karartmakta, benliğimizi esir almakta, irfanımızı yok etmektedir. Bu sebeple, cehalete dayanan şiddeti veya şiddete dayanan cehaleti bir an evvel ortadan kaldırmalıyız. Eğitimciler, yaptıkları işin onur, önem ve ağırlığına uygun hayat ve çalışma şartları sağlanmadığı gibi, her türlü şiddet ve saldırılar karşısında savunmasız, korumasız bırakılmışlardır. Yaşanan yanlışlığın kuşkusuz sosyolojik, psikolojik, kültürel, idari birçok sebep ve açıklaması vardır. Bütün bu üzücü, travmatik olayların sebebi derinlemesine araştırılmalı, tahlil edilmeli, sonuçlar çıkarılmalı, çareler üretilmelidir. 

Eğitim çalışanlarına yönelik şiddet olayları münferit eylemler olmaktan çıkmış, yaygın bir toplumsal sorun haline gelmiş ve toplumun geleceği açısından vazgeçilmez olan eğitim öğretim hizmetinin yürütülmesini sekteye uğratacak dereceye varmış bulunmaktadır. Bu şiddet eylemlerinde, şiddet uygulayan kişilerin bu eylemlerinin önemsenmeyeceği ve ciddi bir ceza yaptırımıyla karşılaşmayacakları inancı önemli bir rol oynamaktadır. 

ATEŞE BENZİN DÖKÜYORLAR

Bugün eğitim çalışanlarının neredeyse rutin bir şekilde, pervasızca şiddete maruz kalmalarının ana sebebi, şiddetin ağırlaşan toplumsal maliyeti karşısında, ilgililerin çözüm üretmede yetersiz kalmaları veya isteksiz davranmalarıdır. Bu konuya ısrarla dikkat çekip çözüm önerilerimizi sunduğumuz her durumda karşılaştığımız “umursamazlık ve eylemsizlik” şeklindeki anlaşılmaz tutum, şiddetin ateşine benzin dökmekten başka bir anlama gelmemektedir.
Bu doğrultuda eğitim çalışanlarına karşı eğitim öğretim kamu hizmetinin sunumundan kaynaklı şiddet eylemlerine yönelik cezai ve hukuki tedbirlerin alınması elzemdir. Eğitim çalışanları kendilerine yönelik şiddet olaylarına karşı caydırıcı nitelikte münhasıran bir cezai müeyyide getirilmesini, şiddete uğrayan çalışana da hukuki koruma sağlayacak türden yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesini acilen talep etmekte ve beklemektedir.

Çorum'a Barış Anıtı dikilecek mi?  Çorum olaylarının yıldönümünde flaş çağrı Çorum'a Barış Anıtı dikilecek mi? Çorum olaylarının yıldönümünde flaş çağrı

BAKANLIK, ŞİDDETE SESSİZ KALMAMALI

Öğretmenlik Meslek Kanununda beklenen revizyon, eğitimciye şiddet konusunda şiddet failini caydırıcı ve cezalandırıcı bir düzenlemeyi ihtiva etmelidir. Eğitim çalışanlarına karşı cebir, şiddet veya tehdit kullanan kişilere yönelik hapis cezası verilmesi; eğitim çalışanlarına yönelik kasten yaralama, hakaret, tehdit, görevi yaptırmamak için direnme suçlarında verilecek cezanın en az yarı oranda artırılması; bu suçlara karşı verilen hapis cezalarının ertelenmemesi; kasten yaralama suçunun tutuklama nedeni sayılması; bu suçların failleri hakkında kamu hizmetlerinden yararlanmanın engellenmesi hükümlerinin uygulanması; özel öğretim kurumlarının personelinin bu suçların mağduru olmaları halinde kamu görevlisi sayılmaları, kasten yaralama suçunun tutuklama nedeni varsayılan suçlardan sayılması konusu mutlaka ve ivedilikle Meslek Kanunu kapsamına dahil edilerek yürürlüğe konmalıdır.

Millî Eğitim Bakanlığı bu tür olaylarda sessiz kalmamalı, personeline sahip çıkmalı, gerekli açıklamaları yapmalı, gerekli adımları atacak iradeyi ortaya koymalıdır. Biz öğretmenlerimizi hedef alan bütün saldırılar sona erdirilinceye, kanlı, karanlık bu şuursuzluk son buluncaya kadar, herkesi sorumluluk almaya davet ediyoruz. Biz bilginin gücünün cehalet cürmüyle sindirilmesine müsaade etmeyeceğiz. Ruhumuzu besleyen, benliğimizi geliştiren, geleceğimizi aydınlatan, milletçe varlığımızın dayanağı olan eğitimin şiddetin esiri olmasına hep birlikte karşı durmalıyız.

YASAL SÜRECİN TAKİPÇİSİYİZ

Bilinmesini isteriz ki eğitim çalışanlarımız asla yalnız değildir. Yaşanan bu çirkin saldırıyı öğrenir öğrenmez eğitim çalışanlarımızla iletişime geçerek yanlarında olduğumuzu ve yasal sürecin takipçisi olacağımızı bildirdik. 
Yaşanan bu menfur saldırının insanlıktan nasibini almamış faillerini lanetliyoruz. Yetkilileri bu tür olayları engelleme hususunda bir an önce tedbir ve sorumluluk almaya davet ediyoruz.”

Editör: Kubilay Olcan