Adnan Oktar'ın silahlı suç örgütü davasında son durum merakla takip ediliyor. Mahkemeye SEGBİS üzerinden bağlanan Oktar, savunmasında suçlamaları reddetti ve örgütün diriliğini sağlama çabalarını savundu. 14 sanığın yargılandığı davada kimlerin tahliye olduğu ve sürecin nasıl ilerlediği detaylarla kamuoyuna duyuruldu.

Kebap efsanesi Arif Develi'ye son veda: Büyük ustayı uğurladık Kebap efsanesi Arif Develi'ye son veda: Büyük ustayı uğurladık

Adnan Oktar Davasında Son Durum

Adnan Oktar ve silahlı suç örgütü üyelerine yönelik devam eden davada yeni gelişmeler yaşandı. İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan duruşmada, tutuklu sanık Adnan Oktar SEGBİS ile savunmasını gerçekleştirdi. Toplamda 14 sanığın yargılandığı davada, Oktar'ın yanı sıra 8 tutuksuz sanık da duruşmada hazır bulundu.

Adnan Oktar'ın Savunması

Savunmasında kendisine yöneltilen suçlamaları reddeden Adnan Oktar, cinsel istismar iddialarının asılsız olduğunu öne sürdü. Oktar, "Duruşma salonuna gelerek savunma yapmak istiyorum. Yüzümü görmüyorsunuz ve samimiyetime inanmıyorsunuz. Ben vatanını, milletini, Türkiye Cumhuriyeti'ni seven bir insanım," ifadelerini kullandı. Ayrıca, hakkında verilen cezaların bozulacağına ve suçsuz olduğunun kanıtlanacağına inandığını belirtti.

Duruşma ve Tahliye Durumu

Duruşma sonucunda mahkeme heyeti, tutuklu sanık Oktar'ın bir sonraki duruşmaya getirilmesi için cezaevine yazı yazılmasına karar verdi. Davanın bir sonraki duruşması 6 Aralık tarihine ertelendi. Şu an için davada tahliye olan bir isim bulunmamakta ve sanıkların yargılanma süreci devam etmektedir.

İDDİANAMEDEN

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca hazırlanan iddianamede, 20 kişi şüpheli olarak yer alıyordu.

Mahkeme kararlarıyla silahlı suç örgütünün yöneticisi olarak kabul edilen Adnan Oktar'ın bu nedenle cezaevinde bulunduğu ve bu süreçte örgütsel faaliyetlerine devam ettiği kaydedilen iddianamede, Oktar'ın özellikle avukatları ve diğer örgüt yöneticileri Meltem Arıkan Daban ve Ferhunde Eda Babuna vasıtasıyla örgütü diri tutmaya çalıştığı, talimatlarının cezaevi dışında yayılmasını sağladığı belirtiliyordu.

Oktar'ın bunu yaparken, özellikle diğer örgüt yöneticileri vasıtasıyla yargılamanın kumpas olduğuna ilişkin kamuoyu oluşturma ve siyasi lobi desteğini alma faaliyetlerine giriştiği vurgulanan iddianamede, ana çatı davasında ceza alan ve cezaevinde bulunan örgüt üyeleriyle mektuplar ve avukatlar aracılığıyla iletişim kuran Oktar'ın, etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen örgüt üyelerini engellemeye çalıştığı ifade ediliyordu.

İddianamede, Adnan Oktar'ın özellikle içeride ve dışarıda bulunan örgüt üyeleri üzerindeki etkinliğini devam ettirmeye çalıştığı da belirtilerek, bu kişinin cezaevinde kaldığı dönemde, özellikle 15 gün gibi kısa sürede yaklaşık 200 avukat ile olağan akışa uygun olmayacak şekilde "hukuki yardım" adı altında görüşmeler gerçekleştirdiğine vurgu yapılıyordu.

Oktar'ın ayrıca, örgütü diri tutmanın yanı sıra hem yargılanan hem deşifre olan örgüt üyelerinin yerine yeni örgüt üyeleri kazandırmayı amaçladığı ve en kolay yol olan avukatları vasıtasıyla talimatlarını aktarmaya çalıştığı belirtilen iddianamede, sanıklar Adnan Oktar, Meltem Arıkan Daban ve Ferhunde Eda Babuna'nın "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" suçundan 5 yıldan 12'şer yıla kadar hapisle cezalandırılmaları isteniyordu. Bu sanıkların ayrıca, TCK'nın ilgili maddesi uyarınca, örgüt üyelerinin örgütün faaliyeti çerçevesinde işlediği tüm suçlardan dolayı fail olarak cezalandırılması talep ediliyordu.

Adnan Oktar, Meltem Arıkan Daban ve Ferhunde Eda Babuna'nın bu kapsamda, "örgütün veya amacının propagandasını yapma" suçundan 10,5 yıldan 31,5'ar yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenilen iddianamede, diğer 17 sanığın da "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma", "örgüte yardım" ve "örgütün veya amacının propagandasını yapma" gibi suçlardan farklı sürelerde hapisle cezalandırılması talebi yer alıyordu.